Sözlük

A | B | | D | E | F | G | H | | J | K | L | M | N | | P | R | | T | | V | Y | Z

Akomodasyon

Eşanlamlıları: Uyum, uyum refleksi, akomodasyon refleksi
Yakına bakışta siliyer kas kasılır ve lensi tutan iplikçikler gevşer. Bunun üzerine elastik yapıdaki lens kendi üzerine toparlanır ve kırıcı gücü artar. Ancak bu şekilde yakındaki nesnelerden göze gelen ışınlar daha fazla kırılarak retina üzerinde odaklanabilir. Bu, “uyum refleksi” olarak adlandırılır.

Akomodasyon refleksi

Eşanlamlıları: Uyum, uyum refleksi, akomodasyon
Yakına bakışta siliyer kas kasılır ve lensi tutan iplikçikler gevşer. Bunun üzerine elastik yapıdaki lens kendi üzerine toparlanır ve kırıcı gücü artar. Ancak bu şekilde yakındaki nesnelerden göze gelen ışınlar daha fazla kırılarak retina üzerinde odaklanabilir. Bu, “uyum refleksi” olarak adlandırılır.

Aköz hümör

Eşanlamlıları: Aköz sıvı, göz sıvısı, ön kamara sıvısı
Gözün ön kısmında, korneanın arka yüzü ile iris arasında kalan boşluğu dolduran sıvı. Ön kamara sıvısı bu boşluğun içinde devridaim halinde çevre dokuları besler. Büyük oranda iris dokusunun kök bölgesinde üretilen sıvının dışarı çıkış yeri kornea ile iris arasındaki açıdır (trabekülüm).

Aköz sıvı

Eşanlamlıları:
Aköz hümör, göz sıvısı, ön kamara sıvısı
Gözün ön kısmında, korneanın arka yüzü ile iris arasında kalan boşluğu dolduran sıvı. Ön kamara sıvısı bu boşluğun içinde devridaim halinde çevre dokuları besler. Büyük oranda iris dokusunun kök bölgesinde üretilen sıvının dışarı çıkış yeri kornea ile iris arasındaki açıdır (trabekülüm).

Allerji

Bağışıkık sisteminin çeşitli madde ya da tozlara aşırı hassasiyetinden kaynaklanan, bakteri ya da virüs gibi herhangi bir mikroba bağlı olmadan gelişen iltihap.

Allerjik reaksiyon

Bağışıklık sisteminin çeşitli madde ya da tozlara karşı aşırı hassasiyetinin neden olduğu iltihap.

Anestezi

Herhangi bir tıbbi girişim uygulanacak kişinin işlemden dolayı acı hissetmesini engellemek amacıyla uygulanan uyuşturma ve uyutma yöntemlerinin genel adı. Genel ve lokal olmak üzere iki ana tipi vardır.

Antibiyotik

Hastalık oluşturan bakterileri öldürmek, etkisiz hale getirmek ya da üremelerini engellemek gibi etkileri olan ilaçların genel adı.

Antioksidan

Canlı vücuduna dışarıdan alınan veya biyolojik olaylar sonucunda oluşan toksik (zararlı) etkili serbest radikalleri yok eden veya oluşmasını önleyen maddelere verilen genel ad.

Astigmatizm

Cisimlerin retinaya yansıyan görüntülerinin tek bir nokta üzerinde odaklanamamasından kaynaklanan kırma kusurudur. Bunun sebebi kornea yapısın bir kürenin yüzeyi gibi yuvarlak değil, yumurta yüzeyi gibi olmasıdır.

Atardamar

Temiz, oksijen ve besin içeriği yüksek kanı kalpten dokulara taşıyan damarların genel adı. Büyük, orta, küçük ve kılcal çapta olabilirler.

Atropin

Gözbebeğini büyütmek ve uyum refleksini felç etmek (siklopleji) gibi geçici etkilerinden göz muayenelerinde ve çeşitli göz hastalıklarının tedavisinde faydalanılan ilaç. Göz hastalıklarının tanı ve tedavisinde genellikle damla formu kullanılır.

Bakteri

Toprakta, suda ve canlı organizmaların içinde yaşayan, hastalıklara yol açabilen, bölünerek çoğalan, tek hücreli en küçük boyutlu canlılardır. Boyutları 1/2000 mm ila 1/200 mm arasında değişir ve ancak mikroskopla görülebilirler.

Bengal pembesi

Kornea ve konjonktivadaki hasarlı epitel hücrelerini tespit için kullanılan pembe renkli bir boya. Bu boya göz damlatıldığında sağlam hücrelerin üzerinden akıp gider, fakat hasarlı epitel hücrelerinin içine girerek bunları boyar. Biyomikroskop muayenesi sırasında boyalı, yani hasarlı hücreler tespit edilir.

Bifokal cam

Hem yakın, hem de uzak gözlük camlarını tek bir camda birleştiren, böylece kişinin iki adet gözlük taşımaktan kurtulmasını sağlayan teknikle üretilmiş camlara verilen ad. Progresif multifokal camlardan farklı olarak camların yakın ve uzak numaralarına sahip bölgeleri bir çizgiyle, keskin biçimde ayrılmıştır.

Biyomikroskop

Göz muayenesinde kullanılan ve görüntüleri normalin 5 ila 40 katı büyütebilen özel mikroskop.

Dalga boyu

Işık demetleri boşlukta dalga şeklinde salınım yaparak ilerlerler. Bu dalgaların genişliği ışık demetinin rengini belirler. Örneğin kırmızı ışığın dalga boyu 570 nanometre, mavi ışığınki 440 nanometredir. Beyaz ışık her dalga boyundan ışık demetleri içerir.

Damla

Özellikle göz ve kulak hastalıklarının tedavisinde kullanılmak üzere geliştirilmiş, ucunda sabit büyüklükte damlalar oluşturacak şekilde tasarlanmış damlalığı bulunan bir şişede satışa sunulan sıvı ilaç formu.

Dejeneratif miyopi

Eşanlamlıları: Yüksek miyopluk, yüksek miyopi, fort miyopi
Göz yapısında ve retinada çeşitli yapısal ve işlevsel bozukluklarla birlikte seyreden, -6 dereceden büyük miyopluk.

Dezenfeksiyon

Eşanlamlıları: Dezenfekte etmek
Bulaşıcı hastalık yapıcı mikropların yok edilmesi işlemidir. Dezenfeksiyon sterilizasyondan farklıdır. Sterilizasyon korunmaya çalışılan ürüne bulaşabilecek, hastalık yapma potansiyeli olan ya da olmayan tüm mikroorganizmaların yok edilmesidir. Sağlıklı olduğu halde mikrop taşıyanların çokluğu ve bulaşıcı hastalıkların belirsiz biçimlerinin sıklığı nedeniyle dezenfeksiyonun etkisi kısıtlıdır.

Dezenfekte etmek

Eşanlamlıları: Dezenfeksiyon
Bulaşıcı hastalık yapıcı mikropların yok edilmesi işlemidir. Dezenfeksiyon sterilizasyondan farklıdır. Sterilizasyon korunmaya çalışılan ürüne bulaşabilecek, hastalık yapma potansiyeli olan ya da olmayan tüm mikroorganizmaların yok edilmesidir. Sağlıklı olduğu halde mikrop taşıyanların çokluğu ve bulaşıcı hastalıkların belirsiz biçimlerinin sıklığı nedeniyle dezenfeksiyonun etkisi kısıtlıdır.

Diabetes mellitus

Eşanlamlıları: Diyabet, şeker hastalığı
Görevi kandaki şeker düzeyini ayarlamak olan insülin hormonunun üretimindeki ya da dokuların bu hormona verdiği yanıttaki yetersizlikten ötürü başta böbrekler, damarlar, sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve göz olmak üzere tüm organların olumsuz etkilendiği kronik hastalık.

Diyabet

Eşanlamlıları: Diabetes mellitus, şeker hastalığı
Görevi kandaki şeker düzeyini ayarlamak olan insülin hormonunun üretimindeki ya da dokuların bu hormona verdiği yanıttaki yetersizlikten ötürü başta böbrekler, damarlar, sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve göz olmak üzere tüm organların olumsuz etkilendiği kronik hastalık.

Diyabetik retinopati

Kontrolsüz şeker (diyabet) hastalığı başta böbrekler, damarlar, sinirler ve göz olmak üzere tüm organlarda çeşitli hasarlara yol açar. Diyabetin göz üzerindeki en ciddi etkisi, öncelikli olarak retina tabakasını ilgilendiren ve topluca diyabetik retinopati olarak adlandırılan bozukluklar bütünüdür. Retina tabakasındaki kılcal damarlarda başlayan hasar ilerleyerek kanamalara, ödeme, anormal damar oluşumlarına neden olabilir. Bunlar ileri evrelerde retina dekolmanı, vitre içi kanamalar ve tam körlük gibi ciddi hasarlarla sonuçlanabilir.

Doğuştan katarakt

Eşanlamlıları: Konjenital katarakt
Genetik faktörlere, hamilelik dönemindeki çeşitli problemlere ya da bilinmeyen nedenlere bağlı olarak yeni doğan bir bebekte mevcut bulunan lens kesafeti (katarakt).

Doğuştan glokom

Eşanlamlıları: Konjenital glokom
Genetik faktörlere, hamilelik dönemindeki çeşitli problemlere ya da bilinmeyen nedenlere bağlı olarak yeni doğan bir bebekte mevcut bulunan glokom hastalığı.

Drusen

Sağlıklı bir gözde kan dolaşımı tarafından temizlenen hücresel atıkların gözden uzaklaştırılamayarak retina katmanları arasında yer yer birikmesinin neden olduğu oluşum. Tipik olarak yaşa bağlı maküla dejenerasyonunda (SMD) görülür.

Endoftalmi

Gözün içindeki tüm dokuları tutan iltihap. Tedavisi zor, körlükle sonuçlanabilecek ciddi bir klinik durumdur. Hastanın kliniğe yatırılarak yoğun biçimde tedavi edilmesini gerektirir. Erken teşhis edilmesi tedavi şansını artırır.

Enfeksiyon

Bakteri, virüs ya da mantar gibi hastalık yapıcı mikropların doku ve organlarda oluşturduğu iltihap. Enfeksiyonun şiddetini, yıkıcılığını ve kişide oluşturduğu klinik tabloyu mikrobun hastalık yapma gücünün yanında, vücudun buna karşı geliştirdiği bağışıklık reaksyonun şiddeti de belirler.

Epitel

Yan yana dizilmiş yassı veya küp şeklinde hücrelerden oluşan, organların iç yüzeylerini ve derinin dış yüzeyini kaplayan tabaka.

Excimer lazer

Morötesi dalga boyuna sahip, tatbik edildiği dokuyu buharlaştıran, bu özelliği sayesinde miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi kırma kusurlarının tedavisinde korneayı yeniden şekillendirmek için kullanılan lazer ışınları.

Fako

Eşanlamlıları: Fakoemülsifikasyon
Ultrasonik titreşimlerle kataraktlı lensin parçalanıp emilerek göz dışına alınmasını sağlayan katarakt ameliyatı tekniği. Genellikle dikiş gerektirmediği için “dikişsiz katarakt ameliyatı” olarak da bilinir. Halk arasında “lazerli katarakt ameliyatı” olarak bilinmekle birlikte, tekniğin lazerle bir alakası olmadığından, bu yanlış bir adlandırmadır.

Fakoemülsifikasyon

Eşanlamlıları: Fako
Ultrasonik titreşimlerle kataraktlı lensin parçalanıp emilerek göz dışına alınmasını sağlayan katarakt ameliyatı tekniği. Genellikle dikiş gerektirmediği için “dikişsiz katarakt ameliyatı” olarak da bilinir. Halk arasında “lazerli katarakt ameliyatı” olarak bilinmekle birlikte, tekniğin lazerle bir alakası olmadığından, bu yanlış bir adlandırmadır.

Flep

Ait olduğu dokuya bir kenarından bağlı kalacak şekilde, ince bir katman halinde soyulup kaldırılan doku parçası.

Fluoresein

Dışarıdan bakıldığında turuncu renkte görünen, fakat mavi ışıkla aydınlatıldığında parlak yeşil renkli yansıma oluşturan boya. Kornea üzerindeki epitelden yoksun bölgelerin tespitinde, gözyaşı miktarının ve gözyaşı kanalı açıklığının değerlendirilmesinde ve fundus fluoresein anjiografisinde kullanılır.

Fort miyopi

Eşanlamlıları: Yüksek miyopluk, dejeneratif miyopi, yüksek miyopi
Göz yapısında ve retinada çeşitli yapısal ve işlevsel bozukluklarla birlikte seyreden, -6 dereceden büyük miyopluk.

Fotodinamik tedavi

Damardan verilen aktif olmayan moleküllerin lazer ile etkinleştirilip yeni gelişen anormal yapıdaki damarları tıkaması prensibine dayanan tedavi. Başlıca kullanım alanı yaş tip yaşa bağlı maküla dejenerasyonudur.

Fotofobi

Gözde ışığa karşı aşırı hassasiyet bulunması ve gözlerini rahatsız ettiği için kişinin ışıktan kaçmak ya da gözlerini kapatmak istemesi.

Foton

Havada dalgalar halinde ilerleyen, aynı zamanda enerji içeren ve ışık demetlerini oluşturan en küçük parçacık.

Fotoreseptör

Retinada bulunan ve ışık tarafından uyarılarak sinirsel ileti oluşturan algılayıcı sinir hücresi.

Fundus fluoresein anjiografisi

Kısaltma: FFA
Gözün arka kısmındaki retina ve koroid olarak adlandırılan sinir tabakasını ve bunun destek dokusunu incelemekte kullanılan bir tetkiktir. İşlemden önce hastanın kolundaki bir damardan fluoresein adlı ilaç enjekte edilir. Bu ilaç damardan kalbe, oradan da tüm vücuda ve bu arada koroid ve retina damarlarına geçer. İşlem, bu esnada koroid ve retinanın özel bir kamera yardımıyla fotoğraflanmasından ibarettir.

Genel anestezi

Çeşitli cerrahi müdahalelerin ve bazı muayenelerin ağrısız ve rahatça yapılabilmesi için, çeşitli ilaçlarla gerçekleştirilen suni uyku hali. Narkoz olarak da bilinmektedir.

Genetik

Bitki, hayvan ve insanlarda kalıtımla, yani anne ve babadan çocuklarına aktarılan özellik ve hastalıkları inceleyen bilim dalı.

Glokom

Genellikle yüksek göz içi basıncıyla birlikte seyreden, ilerleyici ve geri dönüşsüz görme kaybına, hatta körlüğe yol açabilen, görme siniri (optik sinir) hasarına bağlı kronik bir hastalıktır. Halk arasında göz tansiyonu ya da karasu hastalığı olarak da bilinir.

Glokom ameliyatı

Glokom hastalığının tedavisinde yüksek seyreden göz içi basıncını düşürmek amacıyla gerçekleştirilen cerrahi girişim.

Glukokortikoid

Eşanlamlıları: Kortikostreoid, Steroid
İltihap reaksiyonlarını baskılama özellikleri sayesinde pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların yapısı.

Görme alanı

Bir gözün, etrafında görebildiği tüm noktalardan oluşan görüş alanıdır. Diğer bir deyişle, göz tam karşıdaki sabit bir noktaya bakarken, gözün bu noktanın çevresinde görebildiği alan, o gözün görme alanıdır.

Görme korteksi

Eşanlamlıları: Görme merkezi
Gözün retina tabakasında oluşan sinirsel iletilerin optik sinir ve görme yollarını takip ederek beyinde ulaştığı son bölge. Görme duyusuyla ilgili sinirsel iletiler beynin en arka ucundaki oksipital kortekste yer alan görme merkezinde yorumlanarak görüntü algısına dönüşürler.

Görme merkezi

Eşanlamlıları: Görme korteksi
Gözün retina tabakasında oluşan sinirsel iletilerin optik sinir ve görme yollarını takip ederek beyinde ulaştığı son bölge. Görme duyusuyla ilgili sinirsel iletiler beynin en arka ucundaki oksipital kortekste yer alan görme merkezinde yorumlanarak görüntü algısına dönüşürler.

Görme siniri

Eşanlamlıları: Göz siniri, optik sinir
Dış dünyaya ait görüntülerin retinadaki ışık algılayıcı hücrelerde oluşturduğu sinirsel iletileri beyne ulaştıran sinir.

Görme yolları

Görme duyusuna ait sinirsel iletilerin optik sinirden beynin arka ucundaki görme merkezine ulaşana dek takip ettikleri yollar.

Göz bozukluğu

Eşanlamlıları: Kırma kusuru, Refraksiyon kusuru
Cisimlerden yansıyan ışınlar kornea ve lensin kırıcı ortamından geçtikten sonra tam retina üzerinde odaklanamadığında net bir görüş elde edilemez. Bu göz bozukluğu kırma kusuru olarak adlandırılır ve miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi tipleri mevcuttur.

Göz dışı kaslar

Gözlerin her yöne hareket etmesini ve sabit duruş pozisyonunu korumasını sağlayan, göz küresine dışarıdan tutunan altı adet kas

Üst, alt, dış ve iç rektus kasları ile üst ve alt oblik kaslar.

Göz içi basıncı

Kornea ile lens arasında kalan ve ön kamara olarak adlandırılan boşluğu dolduran sıvının göz içi dokulara yaptığı basınç. Tonometre ile ölçülür. Normal değeri 10-22 mmHg arasındadır.

Göz sıvısı

Eşanlamlıları: Aköz hümör, aköz sıvı, ön kamara sıvısı
Gözün ön kısmında, korneanın arka yüzü ile iris arasında kalan boşluğu dolduran sıvı. Ön kamara sıvısı bu boşluğun içinde devridaim halinde çevre dokuları besler. Büyük oranda iris dokusunun kök bölgesinde üretilen sıvının dışarı çıkış yeri kornea ile iris arasındaki açıdır (trabekülüm).

Göz siniri

Eşanlamlıları: Görme siniri, optik sinir
Dış dünyaya ait görüntülerin retinadaki ışık algılayıcı hücrelerde oluşturduğu sinirsel iletileri beyne ulaştıran sinir.

Göz tembelliği

Beyindeki görme merkezinin, gelişme süreci içerisinde bir gözden sağlıklı görüntü alamamış olmasının neden olduğu kalıcı görme kaybı. Görme duyusu gelişimini ortalama 8 yaşı civarında tamamlar. Bu yaşa kadar gözde mevcut olan ve düzeltilmeyen şaşılık, kırma kusurları, katarakt ya da göz kapağı düşüklüğü gibi bozukluklar göz tembelliğine yol açabilirler. 8-10 yaşlarından sonra bu bozuklukların tedavisi yapılsa ve gözde başka hiçbir bozukluk bulunmasa dahi görme kaybını herhangi bir tedavi ile gidermek mümkün değildir.

Göz ultrasonu

İnsan kulağının algılayamayacağı frekanstaki ses dalgaları kullanılarak göz içindeki ve gözün hemen arka kısmındaki dokuların incelenmesine imkan veren görüntüleme tekniği. Bu teknik özellikle gözün ön kısmında, arka kısmın görülmesini engelleyen engellerin bulunduğu durumlarda, arkadaki dokuların incelenmesinde faydalıdır.

Herpes

Orijinal adı Herpes simplex. Herpes simpleks kişiden kişiye deri teması ile bulaşan bir virüstür. Bu virüs vücudun çeşitli bölgelerinde farklı klinik tablolarda enfeksiyonlara neden olabilir. Bunlar arasında dudak uçuğu, genital herpes ve herpes keratiti (göz uçuğu) sayılabilir.

Herpes virüsü

Orijinal adı Herpes simplex. Herpes simpleks kişiden kişiye deri teması ile bulaşan bir virüstür. Bu virüs vücudun çeşitli bölgelerinde farklı klinik tablolarda enfeksiyonlara neden olabilir. Bunlar arasında dudak uçuğu, genital herpes ve herpes keratiti (göz uçuğu) sayılabilir.

Hipermetropluk

Yakın mesafedeki nesnelerin net görülemediği, fakat uzaktaki nesnelerin daha net görülebildiği kırma kusurudur. Göz küresinin ön-arka uzunluğunun normalden kısa olması veya kornea eğriliğinin normalden az olması sonucu göze gelen ışınlar retinanın tam üzerine değil, arkasına düşer ve hipermetropluk oluşur.

Hipertansiyon

Vücut kan basıncının (kol tansiyonu olarak da bilinir) normalden yüksek seyrettiği ve kontrol edilmediği takdirde başta damarlar, böbrekler, kalp, beyin ve göz gibi organlarda geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilen kronik hastalık. Göz tansiyonu ile karıştırılmamalıdır.

Hormon

İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen östrojen, adrenalin, insülin, tiroksin vb. uyarıcı maddelerin genel adı.

Irsi

Eşanlamlıları: Kalıtsal
Genler yoluyla anne-babadan çocuklara aktarılabilen ve bazı ailelerde diğerlerine göre daha sık görülen hastalıkları tanımlar.

İdiyopatik

Tıpta sebebi bilinmeyen durumları tarif etmek için kullanılan kelime.

İkincil hastalık

Tanımlanmış başka bir hastalığa bağlı olarak gelişen bozukluk. Örneğin, diyabetik retinopati, şeker hastalığına bağlı olarak gözlerde gelişen ikincil bir hastalıktır.

İltihabi reaksiyon

Eşanlamlıları: İltihap, inflamasyon, yangı
Vücuda giren bir mikroba, yabancı bir cisme, allerji yapan bir maddeye, herhangi bir nedene bağlı gelişen hasara, bazen de bizzat vücudun kendi hücrelerine karşı dokuların verdiği bağışıklık ve onarım yanıtı.

İltihap

Eşanlamlıları: İltihabi reaksiyon, inflamasyon, yangı
Vücuda giren bir mikroba, yabancı bir cisme, allerji yapan bir maddeye, herhangi bir nedene bağlı gelişen hasara, bazen de bizzat vücudun kendi hücrelerine karşı dokuların verdiği bağışıklık ve onarım yanıtı.

İnflamasyon

Eşanlamlıları: İltihabi reaksiyon, iltihap, yangı
Vücuda giren bir mikroba, yabancı bir cisme, allerji yapan bir maddeye, herhangi bir nedene bağlı gelişen hasara, bazen de bizzat vücudun kendi hücrelerine karşı dokuların verdiği bağışıklık ve onarım yanıtı.

İris

Göze giren ışığın miktarını ayarlamak üzere daralıp genişleyebilen, kornea ile lens arasında bulunan ve göze rengini veren diyafram.

Jel

Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü. Aslında sıvı olmakla birlikte, kıvamlı olduklarından katı gibi davranırlar.

Kalıtsal

Eşanlamlıları: Irsi
Genler yoluyla anne-babadan çocuklara aktarılabilen ve bazı ailelerde diğerlerine göre daha sık görülen hastalıkları tanımlar.

Kan basıncı

Atar damarlardaki kanın damar duvarına yaptığı basınç.

Kan şekeri

Kanda serbest halde dolaşan glukoz (şeker) moleküllerinin konsantrasyonu.

Kapama tedavisi

Göz tembelliğinin tedavisinde tembel olan gözü daha fazla çalıştırıp, görme yeteneğini artırmak amacıyla iyi gören gözün her gün belli bir süre için özel bir bant ile kapatıldığı tedavi.

Katarakt

Doğal göz merceğinin başta yaşlanma olmak üzere, çeşitli nedenlerden ötürü, görme keskinliğini azaltacak şekilde saydamlığını kaybetmesi.

Katarakt cerrahisi

Saydamlığını kaybetmiş kataraktlı göz merceğinin dışarı alınması için uygulanan ameliyat yöntemleri. Günümüzde en sık uygulanan katarakt cerrahisi yöntemi fakoemülsifikasyondur.

Keratokonus

Kornea tabakasının gittikçe incelerek öne doğru çıkıntı yaptığı ve konik (sivri) bir şekil aldığı, dejeneratif bir göz hastalığı.

Keratom

Eşanlamlıları: Mikrokeratom
LASIK ameliyatında korneanın ön yüzünden flep olarak adlandırılan çok ince tabakanın kaldırılması için kullanılan alet.

Keratometre

Korneanın eğrilik yarıçapını ve kırıcı gücünü ölçmeye yarayan bir cihazdır. Manuel ve otomatik olmak üzere iki tip keratometri cihazı mevcuttur. Keratometri ölçümleri kontakt lens çaplarının tespitinde, keratokonus gibi kornea hastalıklarının teşhisinde ve yapay göz içi lensi yerleştirilecek hastalara uygun lens numaralarının hesaplanmasında kullanılır.

Kırma kusuru

Eşanlamlıları: Refraksiyon kusuru, göz bozukluğu
Cisimlerden yansıyan ışınlar kornea ve lensin kırıcı ortamından geçtikten sonra tam retina üzerinde odaklanamadığında net bir görüş elde edilemez. Bu göz bozukluğu kırma kusuru olarak adlandırılır ve miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi tipleri mevcuttur.

Kızılötesi

Dalga boyları kırmızı renkten daha uzun olan, bu nedenle çıplak gözle görülmesi mümkün olmayan ışık demetleri kızılötesi olarak adlandırılır.

Kolesterol

Yapısında steroid, yağ ve alkol molekülleri barındıran, vücuttaki her türlü hücrenin yapısında bulunan, fakat kandaki konsantrasyonu yüksek olduğunda özellikle kalp-damar hastalıklarının görülme riskini artıran kompleks.

Kollajen lif

İnsan vücudunda en fazla miktarda bulunan yapısal proteindir. Lifli, uzun ve elastik özellikleri ile kıkırdak, tendon, kemik, damar ve kornea gibi dokuların başlıca yapı taşıdır.

Komplikasyon

Bir hastalığın, tanı ya da tedaviye yönelik çeşitli girişimlerin ya da ilaç tedavilerinin yol açabildiği istenmeyen etkiler, sonuçlar veya ikincil hastalıklar.

Konjenital

Genetik faktörlere, hamilelik dönemindeki çeşitli problemlere ya da bilinmeyen nedenlere bağlı olarak doğumda mevcut bulunan hastalık ya da klinik özellik. Konjenital hastalıkların etkileri doğumda ya da daha ileri yaşlarda ortaya çıkabilir. Bu hastalıklar doğar doğmaz teşhis edilebilecekleri gibi, ileri yaşlarda da tespit edilebilirler.

Konjenital katarakt

Eşanlamlıları: Doğuştan katarakt
Genetik faktörlere, hamilelik dönemindeki çeşitli problemlere ya da bilinmeyen nedenlere bağlı olarak yeni doğan bir bebekte mevcut bulunan lens kesafeti (katarakt).

Konjenital glokom

Eşanlamlıları: Doğuştan glokom
Genetik faktörlere, hamilelik dönemindeki çeşitli problemlere ya da bilinmeyen nedenlere bağlı olarak yeni doğan bir bebekte mevcut bulunan glokom hastalığı.

Konjonktiva

Göz küresinin kornea hariç, beyaz renkte görülen yüzeyini ve göz kapaklarının iç kısmını kaplayan saydam zar.

Kontakt lens

Gözün kornea tabakasının dış yüzeyine yerleştirilen yarı sert ya da yumuşak plastik materyelden imal edilmiş mercek. Kontakt lensler günümüzde gerek kırma kusurlarının düzeltilmesinde, gerek çeşitli göz hastalıklarının tedavisinde, gerekse kozmetik amaçlı olarak oldukça yaygın biçimde kullanılmaktadır.

Kontrast

Bir hedef obje ile arka planı ya da çevresindeki diğer nesneler arasındaki ton farkı.

Kornea

Göz küresinin en ön kısmında yer alan ve arkasındaki lens ile birlikte gözün kırıcı ortamını oluşturan saydam tabaka.

Kornea topografisi

Korneanın yüzey şeklinin ve eğriliğinin bilgisayar destekli bir cihaz yardımıyla incelenmesi işlemi.

Koroid

Gözün retina ve sklera tabakaları arasında yer alan, kan damarlarından zengin, bu sayede göz küresinin dış katmanlarını besleyen tabaka.

Korteks

Göz merceğinin en dışındaki kapsül ile en içteki çekirdek (nükleus) arasında yer alan tabaka.

Kortikosteroid

Eşanlamlıları: Steroid, glukokortikoid, kortizon
İltihap reaksiyonlarını baskılama özellikleri sayesinde pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların yapısı.

Kriyoterapi

Tedavi amacıyla dokuların bir prob yardımıyla dondurulması yöntemi.

Kronik

Üç aydan uzun süren ve geçmeyen hastalık ya da tıbbi durum.

LASEK

İngilizce “Laser Epithelial Keratomileusis” kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Korneanın en ön tabakası olan epitel tabakası alkol yardımıyla alt tabakalardan ayrılarak kaldırılır ve altta kalan kornea tabakasına lazer uygulanır. Bu şekilde kornea yeniden biçimlendirilerek miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi göz bozuklukları düzeltilir.

LASIK

İngilizce “Laser Assisted In Situ Keratomileusis” kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Korneanın ön yüzünden ince yuvarlak bir tabaka kaldırıldıktan sonra, açıkta kalan korneanın bir kısmı lazer ile buharlaştırılır. Bu şekilde kornea yeniden biçimlendirilerek miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi göz bozuklukları düzeltilir.

Lazer

LASER İngilizce “Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation” kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kelimedir. Lazer ışık kaynağından çıkan foton parçacıkları aynı frekans ve aynı fazda hareket ettiklerinden yüksek enerji taşırlar ve ince bir demet halinde tek doğrultuda hareket ederler. Lazer bu özellikleri sayesinde özellikle cerrahi işlemlerde dokuların buharlaştırılmasında, yakılmasında ve kesilmesinde kullanılır.

Lazer fotokoagülasyon

Lazer yardımıyla retinada çok sayıda küçük çaplı yanık oluşturulması. Bu şekilde, özellikle diyabetik retinopatide gelişen anormal yapıdaki kılcal damarlar yok edilerek, çevre dokularda yetersiz beslenme nedeniyle oluşan hasarın önlenmesi amaçlanır.

Lazer trabeküloplasti

Çeşitli glokom tiplerinin tedavisinde uygulanan lazer tedavisidir. Trabekülüm deliklerinin çapları lazer yardımı ile genişletilerek ve -varsa yapışıklıklar ortadan kaldırılarak ön kamara sıvısının dışa akımının kolaylaştırılması amaçlanır.

Lens

Kornea ile birlikte, göze gelen ışınların kırılarak retina üzerinde odaklanmasını sağlayan, şeffaf, 9 milimetre çapında mercimek şeklindeki yapıdır. Kırıcı gücü 15 D, yani +15 numaralı bir mercek kadardır.

Lens kapsülü

Lensi en dıştan kaplayan yarı-elastik zar.

Lens saklama solüsyonu

Gözden çıkartılan kontakt lenslerin saklanabileceği, dezenfekte edici ve temizleyici özellikleri bulunan özel sıvı.

Limbus

Göze önden bakıldığında saydam görünen kısım (kornea) ile beyaz kısım (sklera) arasında kalan sınır dokusu.

Lokal anestezi

Cerrahi bir işlem sırasında hastanın duyacağı acıyı azaltmak için, hasta uyutulmadan, yalnızca işlemin gerçekleştirileceği organ ya da bölgenin uyuşturulması. Örneğin, pek çok göz ameliyatında ince bir iğne, ya da sadece bir damla ile göz ve/veya çevresi uyuşturulur.

Maküla

Retinanın merkezi bölgesini olşturan, renkli ve detaylı görmeden sorumlu algılayıcı hücrelerin bulunduğu, 1,5 milimetre çapındaki alan, sarı nokta.

Maküla ödemi

Eşanlamlıları: Retina ödemi
Yapısı bozulmuş ya da anormal şekilde gelişmiş damarlardan retina katları arasına sıvı kaçağının neden olduğu ödem, su toplaması.

Menopoz

Kadınlarda gebe kalma ve doğurma yeteneğinin sona ermesi, yaş dönümü.

Metabolik hastalık

Vücudun metabolik sistemlerinin tümünü ilgilendiren, pek çok organın yapısını ve işleyişini etkileyen hastalıklar.

Metabolizma

Vücudun canlılığını sürdürebilmek amacıyla yürüttüğü kimyasal ve fiziksel aktivitelerin bütünü.

Mikroanevrizma

Kılcal damar duvarındaki incelmenin neden olduğu torbalaşma.

Mikrokeratom

Eşanlamlıları: Keratom
LASIK ameliyatında korneanın ön yüzünden flep olarak adlandırılan çok ince tabakanın kaldırılması için kullanılan alet.

Mikrometre

Eşanlamlıları: Mikron
Bir metrenin milyonda biri ya da milimetrenin binde biri büyülüğündeki uzunluk ölçüsü.

Mikron

Eşanlamlıları: Mikrometre
Bir metrenin milyonda biri ya da milimetrenin binde biri büyülüğündeki uzunluk ölçüsü.

Miyopluk

Uzak mesafenin net görülemediği, fakat yakındaki nesnelerin nisbeten net görülebildiği kırma kusurudur. Göz küresinin ön-arka uzunluğunun normalden uzun olması veya kornea eğriliğinin normalden fazla olması sonucu göze gelen ışınlar retinanın tam üzerine değil, daha öne düşer ve miyopluk oluşur.

Morötesi ışınlar

Eşanlamlıları: Ultraviyole ışınlar
Dalga boyları mor rengin dalga boyundan daha kısa olan, insan gözünün görebildiği spektrumun dışında kalan ışınlardır. Dalga boyları 380 nm’den daha kısadır.

Mukus

Salgı bezlerinden salgılanan, farklı içeriklerde yarı akışkan ve yapışkan sıvı.

Nükleus

Çekirdek. Doğal lensin en iç katı.

Optik sinir

Eşanlamlıları: Görme siniri, göz siniri
Dış dünyaya ait görüntülerin retinadaki ışık algılayıcı hücrelerde oluşturduğu sinirsel iletileri beyne ulaştıran sinir.

Orak hücreli anemi

Hemoglobin molekülündeki genetik bozukluktan ötürü kırmızı kan hücrelerinin biçim değiştirmesi ve oksijen taşıma kapasitelerinin düşmesi ile seyreden hastalık. Anormal şekilli alyuvarlar ince damarlardaki kan akımının yavaşlamasına ve tıkanıklıklara neden olur.

Otorefraktometre

Gözün kırma kusurunu otomatik olarak ölçen cihaz.

Ön kamara

Gözün ön kısmında, korneanın arka yüzü ile iris arasında kalan, ön kamara sıvısı ile dolu boşluk.

Ön kamara sıvısı

Eşanlamlıları: Aköz hümör, aköz sıvı, göz sıvısı
Gözün ön kısmında, korneanın arka yüzü ile iris arasında kalan boşluğu dolduran sıvı. Ön kamara sıvısı bu boşluğun içinde devridaim halinde çevre dokuları besler. Büyük oranda iris dokusunun kök bölgesinde üretilen sıvının dışarı çıkış yeri kornea ile iris arasındaki açıdır (trabekülüm).

Panretinal

Genellikle maküla olarak bilinen merkezi bölgesi hariç, tüm retinayı içine alan lazer fotokoagülasyonu tedavisini tanımlamak için kullanılır.

Pellusid marjinal dejenerasyon

Kısaltma: PMD
Her iki gözde korneanın çevreden başlayarak incelmesi nedeniyle görme keskinliğinde azalmaya yol açan hastalık. Sıklıkla keratokonus ile karıştırılmaktadır. Nedeni tam olarak tespit edilememiş olan hastalık daha çok 20-40 yaşları arasında ortaya çıkar.

Pomad

Yağ içeriği fazla merhem.

Presbiyopi

Eşanlamlıları: Yakın okuma zorluğu
Göz lensinin elastikliğini kaybetmesi sonucu yakına bakışta uyum yapma yeteneğinin kaybolduğu ve yakın mesafedeki nesnelerin net görülemediği göz bozukluğudur.

Prizmalı gözlük

Çeşitli şaşılık tiplerinin tedavisinde kullanılan derecesi, taban ve tepe yönleri göz kaymasının yönüne ve şiddetine göre ayarlanan özel camlardan oluşan gözlük.

PRK

Miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi kırma kusurlarının tedavisi için korneaya yeni bir şekil vermek amacıyla lazer ile kornea yüzeyinden bir tabakanın buharlaştırılması işlemi.

Progresif cam

Yakın ve uzak görüş için gerekli düzeltici camları tek bir çerçevede birleştiren özel cam. Yakın ve uzak bölgeler arasındaki geçiş ara mesafelerdeki görüntüyü de netleştirecek şekilde yumuşak ve kademelidir.

Ptozis

Göz kapağı düşüklüğü.

Radyo dalgaları

Radyo, televizyon, telsiz, cep telefonu ve mikrodalga fırın gibi pek çok elektronik cihazın çalışma prensibinin temelini oluşturan düşük enerjili elektromanyetik dalgalara verilen genel ad.

Refraksiyon kusuru

Eşanlamlıları: Kırma kusuru, göz bozukluğu
Cisimlerden yansıyan ışınlar kornea ve lensin kırıcı ortamından geçtikten sonra tam retina üzerinde odaklanamadığında net bir görüş elde edilemez. Bu göz bozukluğu kırma kusuru olarak adlandırılır ve miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi tipleri mevcuttur.

Refraktif cerrahi

Miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi kırma kusurlarını tedavi etmek amacıyla uygulanan cerrahi yöntemlerin genel adı.

Renk körlüğü

Başta genetik olmak üzere, çeşitli nedenlerden ötürü tüm renkleri oluşturan mavi, kırmızı ve yeşil ana renklerinden birinin ya da birkaçının ayırdedilememesi şeklinde kendini gösteren bozukluk.

Retina

Göz küresinin arka kısmında yer alan ve ışık algılayıcı hücrelerin bulunduğu ince sinir tabakasıdır.

Retina dekolmanı

Retinanın altındaki retina pigment epiteli tabakasından ayrılmasıdır. Görme yeteneğini ciddi şekilde tehdit eden bir göz problemidir. Orta yaş ve üzerinde daha sık görülmekle birlikte, her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Kısa sürede tedavi edilmediğinde kalıcı görme kaybına neden olabilir. Yüksek miyopi, retinadaki yırtık ve delikler, diyabetik retinopati, göz travmaları retina dekolmanına yol açabilen pek çok nedenden sadece birkaçıdır.

Retina ödemi

Eşanlamlıları: Maküla ödemi
Yapısı bozulmuş ya da anormal şekilde gelişmiş damarlardan retina katları arasına sıvı kaçağının neden olduğu ödem, su toplaması.

Retinoskopi

Eşanlamlıları: Skiyaskopi
Gözdeki kırma kusurlarının derecesinin objektif olarak tespitinde kullanılan bir yöntem. Retinoskop olarak adlandırılan aletten göze gönderilen ışığın retinadan geri gelen yansımasının şekli ve parlaklığı, farklı güçteki mercekler kullanılarak değerlendirilir.

Risk faktörü

İstenmeyen bir sonucun (hastalık, ölüm, vs.) görülme sıklığını artırdığı bilimsel olarak ispatlanmış etkenlerden her biri.

Romatolojik hastalık

Başta kas-iskelet sistemi olmak üzere çok çeşitli organları etkileyebilen, çoğu kez kronik seyirli olan ve uzun süreli tedavi gerektiren hastalık grubu; Romatoid artrit, osteoartrit, ankilozan spondilit, Behçet hastalığı, sedef hastalığı, lupus hastalığı, vs.

Sarı nokta hastalığı

Eşanlamlıları: Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu, senil maküla dejenerasyonu, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı
Kısaltmalar:
YBMD, SMD
Gözün okumak, dikiş dikmek ya da araba kullanmak gibi işlerde gerek duyulan “merkezi keskin görme” yeteneğini etkileyen, ileri yaşlarda görülen, oldukça yaygın bir göz hastalığıdır. SMD gözün sinir tabakası olan retinanın maküla adı verilen merkezi bölgesini etkiler. Kuru ve yaş tipleri vardır. Gelişmiş ülkelerde 60 yaşından sonraki görme kayıplarının en önde gelen nedenidir.

Senil maküla dejenerasyonu

Eşanlamlıları: Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu, sarı nokta hastalığı, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı
Kısaltmalar:
YBMD, SMD
Gözün okumak, dikiş dikmek ya da araba kullanmak gibi işlerde gerek duyulan “merkezi keskin görme” yeteneğini etkileyen, ileri yaşlarda görülen, oldukça yaygın bir göz hastalığıdır. SMD gözün sinir tabakası olan retinanın maküla adı verilen merkezi bölgesini etkiler. Kuru ve yaş tipleri vardır. Gelişmiş ülkelerde 60 yaşından sonraki görme kayıplarının en önde gelen nedenidir.

Siklopleji

Yakına bakışta gözün gerçekleştirdiği uyum refleksinden sorumlu siliyer kasın geçici olarak felç edilmesi. Bu işlem genellikle gerçek kırma kusurunun tespiti için, damla ile yapılır.

Silikon

Kokusuz, renksiz, suya ve yüksek ısılara dayanıklı, kimyasal olarak kararlı, elektriğe karşı yalıtkan ve zehirli etkileri olmayan materyallerdir. Bu özellikleri sayesinde tıbbi amaçlarla yaygın olarak kullanılmaktadır.

Silikon yağı

Retina dekolmanı olarak adlandırılan ciddi klinik durumun tedavisinde retinayı yatışık tutmak için tamponad maddesi olarak kullanılan sıvıdır. Silikon yağı yaklaşık 1 yıl gözün içinde kalabilir ve daha sonra geri alınabilir.

Siliyer cisim

İrisin arkasında ve lensin çevresinde yer alan, yapısında lensi yerinde tutan zonüler liflerin bağlı olduğu çıkıntıların ve uyum refleksinden sorumlu siliyer kasın da bulunduğu yapı. Ön kamara sıvısı da siliyer cisimde üretilir.

Siliyer kas

Yakına bakışta harekete geçen uyum refleksinden sorumlu kastır. Siliyer kas yakına bakış esnasında kasılarak lensi tutan iplikçiklerin gevşemesini, böylece lensin ön-arka çapının artmasının sağlar. Bu şekilde kırıcı gücü artan lens, yakındaki nesneye ait görüntünün retina üzerinde odaklanmasını sağlamış olur.

Sinir lifi

Bir sinir hücresinde üretilen sinyaller diğer sinir hücrelerine akson adı verilen uzantılarla ulaştırılırlar. Aksonlar katettikleri uzun yol boyunca birleşerek sinir liflerini oluştururlar. Sinir lifleri de bir araya gelerek sinirleri oluştururlar.

Skiyaskopi

Eşanlamlıları: Retinoskopi
Gözdeki kırma kusurlarının derecesinin objektif olarak tespitinde kullanılan bir yöntem. Retinoskop olarak adlandırılan aletten göze gönderilen ışığın retinadan geri gelen yansımasının şekli ve parlaklığı, farklı güçteki mercekler kullanılarak değerlendirilir.

Sklera

En öndeki şeffaf kornea hariç, göz küresini çepeçevre saran ve ona şeklini veren, göz içi yapıları dış etkilerden koruyan beyaz, sağlam, ışık geçirmeyen, kalın zar. “Gözün beyazı” skleranın rengidir.

Steril

Her türlü canlı mikroorganizmadan arınmış ortam.

Sterilizasyon

Eşanlamlıları: Sterilize etmek
Bir ortamı her türlü canlı mikroorganizmadan arındırma işlemi.

Sterilize etmek

Eşanlamlıları: Sterilizasyon
Bir ortamı her türlü canlı mikroorganizmadan arındırma işlemi.

Steroid

Eşanlamlıları: Glukokortikoid, Kortikostreoid
İltihap reaksiyonlarını baskılama özellikleri sayesinde pek çok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların yapısı.

Stroma

Korneanın birbirine paralel dizilimli kollajen lifleri açısından zengin, ara katmanı. Kornea kalınlığının %90’ını stroması oluşturur.

Suni gözyaşı

Çeşitli nedenlerden ötürü yetersiz miktarda olan doğal gözyaşının yerine geçmesi için üretilmiş damla, jel ve pomat formundaki ilaçların genel adı.

Şaşılık

İki gözün görme eksenlerinin birbirlerine paralel olmaması durumu, göz kayması.

Şeker hastalığı

Eşanlamlıları: Diyabet, Diabetes mellitus
Görevi kandaki şeker düzeyini ayarlamak olan insülin hormonunun üretimindeki ya da dokuların bu hormona verdiği yanıttaki yetersizlikten ötürü başta böbrekler, damarlar, sinir sistemi, bağışıklık sistemi ve göz olmak üzere tüm organların olumsuz etkilendiği kronik hastalık.

Tonometre

Göz içi basıncını ölçmeye yarayan alet.

Toplardamar

Oksijen ve besin içeriği azalmış kanı dokulardan toplayıp kalbe götüren damarların genel adı.

Trabekülüm

Ön kamara sıvısının dışa akımının gerçekleştiği, kornea ile iris arasındaki ağ biçimli açı yapısı.

Ultrason

(1) İnsan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanstaki ses dalgaları.
(2) Bu dalgaları kullanarak vücut dokularının incelenmesine olanak veren cihaz.

Ultrasonik

İnsan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanstaki ses dalgalarını kullanan cihaz.

Ultrasonik biyometri

İnsan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanstaki ses dalgalarını kullanan bir cihaz kullanılarak gözün ön-arka çapının ölçülmesi işlemi.

Ultraviyole ışınlar

Eşanlamlıları: Morötesi ışınlar
Dalga boyları mor rengin dalga boyundan daha kısa olan, insan gözünün görebildiği spektrumun dışında kalan ışınlardır. Dalga boyları 380 nm’den daha kısadır.

Uyum

Eşanlamlıları: Uyum refleksi, akomodasyon, akomodasyon refleksi
Yakına bakışta siliyer kas kasılır ve lensi tutan iplikçikler gevşer. Bunun üzerine elastik yapıdaki lens kendi üzerine toparlanır ve kırıcı gücü artar. Ancak bu şekilde yakındaki nesnelerden göze gelen ışınlar daha fazla kırılarak retina üzerinde odaklanabilir. Bu, “uyum refleksi” olarak adlandırılır.

Uyum refleksi

Eşanlamlıları: Uyum, akomodasyon, akomodasyon refleksi
Yakına bakışta siliyer kas kasılır ve lensi tutan iplikçikler gevşer. Bunun üzerine elastik yapıdaki lens kendi üzerine toparlanır ve kırıcı gücü artar. Ancak bu şekilde yakındaki nesnelerden göze gelen ışınlar daha fazla kırılarak retina üzerinde odaklanabilir. Bu, “uyum refleksi” olarak adlandırılır.

Üç boyutlu görme

Derinlik hissi olan görme. Üç boyutlu görme ancak iki gözle mümkündür.

Üveit

Gözdeki iris, siliyer cisim ve koroid adı ile bilinen dokulara topluca üveal traktus adı verilir. Bu dokulardan birinin ya da birkaçının iltihaplanması sonucu ortaya çıkan klinik tabloya üveit (üvea iltihabı) adı verilir.

Viral enfeksiyon

Virüslerin neden olduğu enfeksiyon.

Virüs

Canlı organizmaların hücrelerini istila ederek hastalık oluşturan mikroskopik parazit organizmalardır. Kendi başlarına çoğalma yetenekleri olmadığından, ancak başka canlı hücrelerin içine girip, o hücrelerin kontrolünü ellerine geçirdikten sonra üreyebilirler. Canlı hücrelerin dışında inaktif kristalize halde bulundukları için zorunlu hücre içi parazitler olarak kabul edilirler.

Vitre

Eşanlamlıları: Vitreus, vitre jeli
Gözün arka kısmında, lens ile retina arasında kalan boşluğu dolduran, jöle kıvamındaki şeffaf sıvı.

Vitre jeli

Eşanlamlıları: Vitreus, vitre
Gözün arka kısmında, lens ile retina arasında kalan boşluğu dolduran, jöle kıvamındaki şeffaf sıvı.

Vitreus

Eşanlamlıları: Vitre jeli, vitre
Gözün arka kısmında, lens ile retina arasında kalan boşluğu dolduran, jöle kıvamındaki şeffaf sıvı.

Vitrektomi ameliyatı

Vitre jelinin gözün ön kısmından sokulan milimetrik çaplı aletler yardımıyla parçalanıp emilerek gözün dışına alınması. İnsan vücudunda gerçekleştirilen en zor ve hassas cerrahi işlemlerden biridir.

Wavefront analizi

LASIK gibi refraktif cerrahiler öncesinde, göz bozukluğuna neden olan ve görüntü kalitesini bozan tüm sapmaların tespit edilerek, bilgisayarın hazırladığı kişiye özel harita doğrultusunda lazer uygulanmasına imkan veren ölçüm tekniği. Bu sayede, uygulama sonrasında görme keskinliğinin klasik yöntemlere göre daha iyi olabileceği belirtilmektedir.

Yakın okuma zorluğu

Eşanlamlıları: Presbiyopi
Göz lensinin elastikliğini kaybetmesi sonucu yakına bakışta uyum yapma yeteneğinin kaybolduğu ve yakın mesafedeki nesnelerin net görülemediği göz bozukluğudur.

Yan etki

Bir ilacın ya da tıbbi bir uygulamanın amaçlanan faydası dışında, yol açtığı istenmeyen etki.

Yapay göz içi lensi

Daha çok katarakt ameliyatlarından sonra, çıkartılan doğal lens yerine konan çok ufak boyutlardaki yapay merceklerin genel adı. Sert ve katlanamayan, yumuşak ve katlanabilir, dikişli ve dikişsiz yerleştirilen tipleri vardır.

Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

Eşanlamlıları: Senil maküla dejenerasyonu, sarı nokta hastalığı, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı
Kısaltmalar:
YBMD, SMD
Gözün okumak, dikiş dikmek ya da araba kullanmak gibi işlerde gerek duyulan “merkezi keskin görme” yeteneğini etkileyen, ileri yaşlarda görülen, oldukça yaygın bir göz hastalığıdır. SMD gözün sinir tabakası olan retinanın maküla adı verilen merkezi bölgesini etkiler. Kuru ve yaş tipleri vardır. Gelişmiş ülkelerde 60 yaşından sonraki görme kayıplarının en önde gelen nedenidir.

Yaşa bağlı sarı nokta hastalığı

Eşanlamlıları: Senil maküla dejenerasyonu, sarı nokta hastalığı, yaşa bağlı maküla dejenerasyonu
Kısaltmalar:
YBMD, SMD
Gözün okumak, dikiş dikmek ya da araba kullanmak gibi işlerde gerek duyulan “merkezi keskin görme” yeteneğini etkileyen, ileri yaşlarda görülen, oldukça yaygın bir göz hastalığıdır. SMD gözün sinir tabakası olan retinanın maküla adı verilen merkezi bölgesini etkiler. Kuru ve yaş tipleri vardır. Gelişmiş ülkelerde 60 yaşından sonraki görme kayıplarının en önde gelen nedenidir.

Yüksek miyopi

Eşanlamlıları: Yüksek miyopluk, dejeneratif miyopi, fort miyopi
Göz yapısında ve retinada çeşitli yapısal ve işlevsel bozukluklarla birlikte seyreden, -6 dereceden büyük miyopluk.

Yüksek miyopluk

Eşanlamlıları: Yüksek miyopi, dejeneratif miyopi, fort miyopi
Göz yapısında ve retinada çeşitli yapısal ve işlevsel bozukluklarla birlikte seyreden, -6 dereceden büyük miyopluk.


Comments are closed.

• Bu yazı 4 Ağustos 2019 tarihinde güncellenmiştir.